Loading...
en

Yıl ve yıl eski neşem kalmadı. from Onur Türk's blog

Bu yazıları "Mihrali fon müziği" eşliğinde yazıyorum. İlk defa Uğur diye bir arkadaşım bu Müziği bir bağlama da çalmıştı çok hoşuma gitti. O zaman sordum bu melodinin adı nedir diye. Mihrali dedi ve uzun zamandır dinliyorum. Beni farklı dünyalara götürüyor belki başka dinleyenlerde farklı etkiler yaratabilir.

Zaman işte neleri eskitmiyor ki! En sağlam taşlar bile sahil kenarında yüzlerce yıllın dalgaların vurması ile un ufak oluyor. Yaşam beklentilerimi karşılamadı  gibi... İnsan sahip oldukça bazı şeylerin değeri azalıyor.  Beklediği gibi çıkmadığında özellikle insan ilişkileri ne bileyim aşklar mesele! Belki de benimde hatalarım vardır. Ama zaman ile yaşama bağlanma ve yaşam heyecanım da azaldı. Belki insan 50, 60, 70 li yaşlara gelince daha çok ölümü  isteyecek ve yaşamdan beklentisi düşecek. 30 lu yaşlarda olmama rağmen çok hızlı yaşadığımı fark ettim. 

50-60 yaşına gelmiş hiç benim yaşadığım deneyimlerin onda birini yaşamamış insanlar var. Tercihler mesela belki de balalık dönemlerine kadar gidiyordur. Anamın çocukken istediğim her şeyi alması bende bir doyumsuzluk ve istediğini elde etmemde çok büyük çabalar göstermemi sağladı. 

 


6-7 Yaşlarındaydım galiba sünnet olmuştum. Anam bana artık sen erkek oldun çocuk değilsin demesi! Babamın olmayışı bir çok kararı almamda daha cesur davranmama sebep olmuş olabilir çünkü seni yargılayacak bir kişi yok. Şimdiki çocuklara kıyaslama da çok iyimişim o zaman kendim gidip 6-7 yaşlarımda bisiklet ile Pastane den alıveriş yapıyordum birde Pastaları kekleri bisikletin tekerine takıp eve hızlı hızlı sürmem vardı görecektiniz. Şimdiki Çocuklar bakkala gidiyor evin köşesinden bakkal görünüyor anası ardını gözlemliyor yada sokağa tek başına çıkmasını izin vermiyor.  13 15 yaşındaki çocuğun sokağa çıkıp alışveriş yapamadığı gördüm.

(fotoğrafta küçük olan benim diğeri abim)

 

Ben 7 yaşımdayken otobüse binip bir şehirden başka bir şehre gidiyordum. O zamanlar Manisa'nın küçük bir ilçesi Sarıgöl şehrindeydik ve oradan Alaşehir'e gidip geliyordum. Bana senin "Anan" yok mu diye muavinin sorduğunu hatırlıyorum. ona hep ben biliyorum garajı oradan evimiz yakın sürekli gidip geliyorum diyordum.  

 

Çocukken hep büyümek isterdim! Büyüğünce daha çok şey yapabileceğimi düşünüyordum ve en önemlisi  özgürlüğün bana verdiği serbestlik ile çok mutlu olacağımı düşünür hayal kurardım. Aslında özgürlük diye bahsettiğim anamın izni olmadan başka yerlere gitmekti. Çocukluk aklım işte! Meğerse en güzel yıllarım o zamanlarda geçen yıllarımmış. 

 

Yıllar geçtikçe insanın İstekleri arıyor, Bunları gerçekleştiremeyince mutsuzluklar artıyor. En  kolayından anlatmam gerekirse Romanya'da bir kendime Ait Evimin olmaması benim orada yaşadığım en büyük sorun. Ev sahiplerinin yabancılara ev vermek istememelerimi dersin evin Romanya gelirlerine göre yüksek olması mı dersin! Türk lirasının zayıflığı karşısında bir 350 Euro nun bile 30 ile çarpıldığında büyük sayılara ulaşması mı dersin. Ayrıca sürekli sabit bir evin olmaması ilerlememin önündeki en büyük engel. Bu zamana kadar belirli sebeplerden çok ev değiştirdim. Çok Otelde kaldım çok pansiyonda kaldım. Son yıllar çok Hosteller de kaldım.  Bu arada Hostel Otel gibi daha ucuz sadece 1 odayı 3-4 kişi ortak kullanıyorsunuz. 


Şimdi de ev alma derdi oldu içimde ev fiyatları da 40.000 50.000 euro dan 80.000 120.000 euro ya çıkmış.   Arkamda hiç bir destek yokken kendim bireysel çabalarım ile nasıl alabilirim diye kendime onu da dert edindim...  Sanırım 2 sene bir işte düzenli çalışıp Ev kredisine başvuracağım.  Romanya da oturum bile alırken bana bin bir zorluk çıkartan Romanya Ev kredisinde kim bilir neler çıkartacak... 

Ardından hiç aklımdan çıkmayan Oğlum Timurum. Artık bir balanız varsa onu da düşünmek zorundasınız. Evlenmeden doktor  kız arkadaşım dan yaptığım çocuğumuz sağlıklı olması beni en mutlu eden şey. Ama ondan uzak olmam da beni ayrıca üzen bir şey. Hayatta acele ettiğim şeylerden bir tanesi de çocuk konusu oldu galiba. Kız arkadaşıma iyice tanımadan yapmam bazı sorunları da beraberinde getirdi. Özellikle mükemmeliyetçi oluşu, her şeyi sorun yapması, MS hastası olması. Her şeye dırdır etmesi ve benim rahat bir kişiliğe sahip olmam çok umursamayan bir kişiliğim olması özellikle basit konularda hiç kafaya takmam.  Onda ise aşırı düzenlilik, Her şeyin Simetri olmasını istemesi. MS verdiği stres ile her şeye canını sıkması ve bunun benim üzerimde bıraktığı olumsuz etkiler beni son 2 yılda baya yıprattı. 

Üstelik değer verdiğiniz kişi sizin yüreğinizi alıp paramparça etmişse... Artık bazı sözlerden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmuyor. Oysa ben mutlu güzel bir yaşam istemiştim. Oturup bir çayı bile huzurla içemedikten sonra Evli olmanın ne anlamı var. Evlilik birinin kahrını ömür boyu çekmek olmamalı. 

Bu kadar yaşamanın ve İnsanların ve Yaşamın zor olduğu bir dünya ya sen geldim Timur. Bana göre çok öndesin umarım yüzün hep güler.. Ben ilk 22 yaşımda da yurtdışına çıktım sen 1.5 yaşında 3 ülkeyi gezdin ve şimdiden Avrupa pasaportun var. Ben  Romanya vatandaşlık almak için ve pasaport almak için Sınav sorularını hazırlanıyorum.  Ekonomik olarak da çok iyisin. Umarım aklını kullanır iyi yerlere gelir. 


İnsan artık bir evladı oldu mu kendi mutluğundan çok onun mutluğunu düşünüyor. Ben babamı 17 yaşlarımda tanıdığım için hiç bir zaman bu hisleri hissedemedim fakat bazı şeyleri insan büyüyünce özellikle baba olunca anlıyor.  

Yaşadığım bunca ilişkiler, heyecanlar, heyecanla sırt çantamı alıp koşa koşa otogara gittiğim günler aklıma geliyor. Farklı yabancı ülkelere ilk adım atışım merakım heyecanım durmadan yürüme isteğim gün geçtikçe kayboldu. Bir hafta sonra uçağım var ve Türkiye geri ne zaman döneceğim belirli değil. Hiç içimden gitme hevesi yok.  Eskiden olsa yüreğim yerinde durmazdı heyecan dan gece uyuyamazdım...

Yaş ilerledikçe heyecanımın azaldığını hissediyorum...  İyi geceler. Saat çoktan 1.00 i geçmiş yatma vakti... Bu kadar bilgi yüklü beyini uyutmakta dert. Ne zaman başımı yastığa koysam farklı fikirler değişik bilgiler geçmişler aklıma geliyor yada öğrendiklerim. Sabaha kadar uyuyamam o yüzden belgesel eşliğinde bir şeyler öğrenirken ancak uyuyabiliyorum. Sanırım çok öğrenen kişilerin sorunu bu olsa gerek. Bir arkadaşım anlattı Atatürk de uyku sorunu yaşıyormuş. Rahatlamak için Alkol tükettiğini duydum. İsmet paşaya siz aşağıda salonda çalışırken ben bu beyni durduramıyorum uyuyamıyorum İsmet dediğini söylemişti. Neyse Atatürk'ü de andığımıza göre Blog yazım bugün burada bitiyor.  4 ekim 2023 


Previous post     
     Next post
     Blog home

The Wall

No comments
You need to sign in to comment

Quick Search

Main
to
Education
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Social