Loading...
en

⁣Romanya'da 1 günüm ne yapacağımı bilmiyordum? from Onur Türk's blog


Romanya'ya otobüs ile gittiğimde ilk gün baya yorgundum 18 saat otobüs yolcuğu ve gümrüklerdeki yaşadığımız sıkıntı gece 3 defa uykumdan uyanmam bagajların kontrolü falan derken neredeyse 2 güne yaklaştım ve uykusuzdum.

Tek yolcu kaldığım için Otobüs şoförü bana bir bilet aldı ve gideceğim yere otobüs ile değil küçük minibüs ile gönderdi. O zaman için şoförün bu hareketi bana bir jest gibi gelse de şu zaman düşündüğüm zaman yaptığı etik kurallara aykırıydı. Adam sırf benzin parası gitmesin ve evinde dinlenmek için yol istikametini değiştirmişti.

Minibüs durağına gittik 3-4 saat sonra kalkacaktı bana şöför bilet aldı. Parasınıı ben ödemek istedim fakat kabul etmedi o kendi yanından ödedi. Zaten onun ödemesi gerekiyordu. düşünün İstanbul'dan İzmir'e bilet alıyorsunuz ve şöförün evi bursa'da sizi bursa'da indirip başka bir otobüs ile gönderiyor.


Neyse 3-4 saat bekleme zamanı vardı. Türk şöför gel sana bir çorba söyleyim dedi. Bende restoranta girdim. Bir bardak çorba ve Turşu aldım. Çorba çok ucuzdu sanırım 2-3 lira birşeydi. Şehirler arası terminalleri bilirsiniz öyle yerlerde lezzetli yemek olmaz ama O şehirde yediğim yemek hayatımda yediğim en kötü yemekti. Bir iki kaşık aldım zorla yedim. 2 gün e yakın süre yemek yimemiş olmama rağmen yemek iğrenç geliyordu birde açlık hissim kesildi. Küçük kaşıklar ile çorbaya kaşık atıyor zorluyordum kendimi. Sonra bu yemeği şöför yiyebiliyor mu diye baktım o yiyordu. İsmide mehmet di. Sonra baktım olacak gibi değil biraz tuz attım. Biraz zorla yedim. Sonra aldım tuzluğu bolca içine tuz döktüm. Dedimki tuz tadı gelsin. Çorbayı şöför ismarladığı için Türk kültüründe yememek büyük bir ayıptı. Ve corbayı o zaman için bol tuz dolurup 1 dk içinde çok hızlı bir şekilde yedim.

Şöför çok hızlı şekilde bitirdiğimi görünce. Açsın heralde bir bardak daha söyleyim dedi Smile simple emojibende ona yok sağol. Kesene bereket dedim. Neyse sonrasında evine doğru gittik. Karısını aramıştı Rumence birşeyler konuşuyorlardı o zamanlar anlamadığım için hiç dinlemedim. Eve vardığımızda eşi bize güzel bir şekilde karşıladı yeşil gözlü bir hanımı vardı. Hava çok soğuktu. Şöförün üzerinde deri mont vardı. Eşi montu aldı ve bizi mutfak masasına yönlendirdi. Mufağa oturduk. Uyku gözümden akıyordu birazda sıcaklığın etkisiyle iyice uyuşmuştum. 30dk bile uyumak için neler vermezdim. Şöför durumu anlamış olmalıki hemen eşine kahve yap dedi. Nescafe yaptı. Nescafe mi içerken oda eşiyle iş hakkıdan sohbetler yapıyordu.

Sonra birden... cama baktım mum yanıyordu ve değişik bir mumaltığı üzeride simgeler vardı. Dedim hava çok soğuk camlar çatlamasın diye önünde mum mu yakıyorsunuz dedim. Eşide Türkçe bildiği için hemen suratı kıp kırmızı oldu. Biraz utandı gibi oldu. Neden olduğunu anlam verememiştim. Sonra Şöför hemen araya girip o cam kırılmasın diye değil dua için konuluyor ben eşimin dine dokunmadım kendisi Ortodoks dedi. Sonra dan öğrendigim bilgiler eşliğinde o simgelerde tanrının oğlunun (isa) nın fotoğrafıydı. Kim bilir belki o zamanlar parasal sorunları vardı. Onların düzene girmesi için eşi dua edip Mum yakmıştı.

İlk defa o zaman hayatımda farklı bir dinden insanın ibadetiyle karşılaşmıştım. Ama zaten 11-12 yaşlarımdan beri dinin gerçeklerini ve bizi hocalar tarafından anlatılanları saçma bulmakta hep sorgulamaktaydım. Sonra şöförün kızı vardı o zaman için ben 22 yaşında o bayan ise 28 yaşındaydı annesi onu cağırdı beni tanıştırtmıştı. bana how are you dedi. am good and you dedim. "nasılsın" dedi bende "iyim sen nasılsın" dedim sonra bana yaşımı sordu yorgunluktan olacak ki kızın söylediğini anlamadım ve annesi Tercüme etti halbuki İngilizcem çok iyidi. 2-3 senedir farklı ülkelerdeki İngilizce bilenler ile konuşuyordum. Ve Şöförün kızı ortak bir dilimizin olmadığını düşünüp kendi odasına çekildi.


Neyse.. saat 16.00 gibi yola cıktık 20 dk kadar mesafeyle küçük bir otogara vardık. Bende şoföre evine davet ettiği bana yardımcı olduğu ve kahve için ona hediye olarak deri mont verdim. ilk den Şöför almak istemedi üsteledim verdim. Sonra oda bana teşekkür etti her şey için. Bana nereden yemek yiyebileceğimi MCdonalds a gitmemi orada domuz eti olmadığını Yahudilerinde domuz yemediklerini söyledi.

Sonra minibüse bindim. Bildiğim tek şey Sadice gideceğim şehrin ismi Yaş ve Iasi diye yazıldığını biliyordum. Ne sonrası tam bir belirsizlik içindeydi.


Previous post     
     Next post
     Blog home

The Wall

No comments
You need to sign in to comment

Quick Search

Main
to
Education
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Social